BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ KARŞISINDA ALACAKLININ HAKLARI

Borçlunun Temerrüdü Karşısında Alacaklının Hakları


Temerrüt, bir borç ilişkisinde borcun taraflarının kendilerinden beklenen edimleri hukuka aykırı olarak yerine getirmemeleri olarak ifade edilebilir. Borçlunun temerrüdü ve alacaklının temerrüdü olmak üzere iki türü vardır. Borçlu borcunu ya da yükümlülüğünü zamanında ve usulüne uygun şekilde yerine getirmez, borcunu ifada gecikir ise temerrüde düşmüş kabul edilir. Borçlunun temerrüde düşmesi için bazı şartlar aranmaktadır. Öncelikle borcun vadesinin gelmiş olması gereklidir. Alacaklı tarafından borçluya borcu ifa etmesi için ihtarda bulunulması ve borcun ifasının imkânsız olmaması ile birlikte temerrüde düşen borçlunun bu durumda kusurlu olması da gerekir. Karşılıklı borç içeren sözleşmelerde borçlunun temerrüde düşmesi hâlinde doğan sonuçlar Türk Borçlar Kanunu’nun 125. ve 126. maddelerinde düzenlenmiştir. Temerrüde düşen borçlu karşısında Kanun alacaklıya bazı seçimlik haklar tanımıştır.

6098 sayılı Kanununun “Seçimlik Haklar” başlıklı 125. maddesinde yer alan “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.

Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.....” hükmüne göre karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde alacaklı, temerrüde düşen borçlu karşısında üç ayrı seçim hakkına sahiptir.

Buna göre;

1-İki tarafa tam borç yükleyen sözleşmelerde; borçlu kendisine verilen süre içinde borcunu ifa etmediğinde ya da temerrüde düşen borçluya süre verilmesine gerek dahi olmayan bir durum söz konusu olduğunda, alacaklı her zaman borcun aynen ifasını ve gecikme yüzünden uğradığı zararın giderilmesini isteyebilir. Alacaklı bu hakkın kullanımı ile hem borcun ifasını hem de gecikme dolayısıyla uğradığı zararın tazminini talep edebilir. Ancak alacaklı aynen ifayı ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının giderilmesini isteyecekse, borçluya uygun bir süre tayin etmek zorundadır. Verilen ek sürenin edimin ifası için uygun bir süre olması da şarttır.

2-Alacaklı, borcun aynen ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan müspet zararının giderilmesini borçludan isteyebilir. Bu durumda artık gecikmiş borcun ifası talep edilmeyecek, uğranılan zararın karşılanması için borçludan tazminat talep edilebilecektir. Alacaklı bu seçimlik hakkı kullanmak istiyor ise borçluyu bu durumdan derhâl haberdar etmelidir. Aksi hâlde alacaklı bu seçimlik hakkı kullanamaz, bu hakkından vazgeçmiş sayılır. Ayrıca aynen ifa yerine, zararın giderilmesinin istenmesi sözleşmeyi sona erdirmediğinden alacaklının kendi edimini ifa yükümlülüğü de devam edecektir.

3-Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi ile alacaklıya tanınan üçüncü imkân ise alacaklının borcun aynen ifasından vazgeçerek sözleşmeden dönmesidir. Bu hakkın kullanılması ile dönme hakkı borçluya ulaştığı anda mevcut hukuki ilişki sona erecektir. Bu durumda borcun tarafları karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa edilen edimlerin geri verilmesini isteyebilirler.
Ancak alacaklı temerrüde düşen borçluya karşı kendisine tanınan bu üç hakkı aynı anda kullanamaz. Kanun ile alacaklıya bu haklardan birini seçmesi ve sadece birini kullanması için seçimlik bir hak tanındığı da unutulmamalıdır. 

 

 

·      alacaklının sahip olduğu seçimlik haklar TBK madde 125 kapsamında; (i) borcun aynen ifası ile gecikme tazminatı talep etme, (ii) borcun ifasından vazgeçerek uğramış olduğu müspet zararın tazminini isteme ve (iii) sözleşmeden dönerek uğramış olduğu menfi zararın tazminini isteme olarak sıralanmıştır.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SÖZLEŞMEDEN DÖNME VEYA FESİH

TİCARET HUKUKU