SÖZLEŞMEDEN DÖNME VEYA FESİH
SÖZLEŞMEDEN DÖNME
Ani edimli borç ilişkilerindeki eski
hale iadeyi sağlamaya yönelik tek yanlı işleme dönme denir”. Dönme hakkı bozucu
yenilik doğuran haklardandır; bu hakkın kullanılması var olan bir hukuksal
ilişkiyi ortadan kaldırır. Borçlunun temerrüdünde, alacaklının sözleşmeden
dönme seçimlik hakkını kullanmasıyla sözleşme geriye etkili olarak sona erer. Sözleşmeden dönülmesi
üzerine her iki tarafın asli edimlerini ve buna bağlı fer’ilerini yerine
getirmesi borcu sona erer ve verilenlerin de iadesi gerekir
FESİH
Sürekli borç ilişkilerinde ise durum
farklıdır. Kira gibi sürekli borç ilişkilerinde geçmişe değil ileriye etkili fesih mümkündür.58
Fesih anına kadar ki döneme ilişkin borçlara dokunulmayacak, bu andan sonrası
için borç ilişkisi ortadan kalkacaktır. Karşılıklı iade talepleri de ancak
fesih sonrası döneme ait bir edim yerine getirilmişse söz konusu olacaktır.
Türk Borçlar Kanunu uyarınca her iki
tarafa da borç yükleyen akitlerde borçlunun temerrüde düşmesi halinde
alacaklının söz konusu olabilecek haklarında menfi ve müspet zarar kalemlerinin
yer aldığı görülür.
MÜSPET ZARAR:
Müspet zarar, borçlunun sözleşmeden
kaynaklanan borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle alacaklının,
borcun ifasındaki menfaatinin gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zararı ifade
eder. Diğer bir ifade ile alacaklının malvarlığının borcun ifası halinde alacağı durum ile borcun ifa
edilmemesi halinde arz ettiği durum arasındaki fark müspet zarardır.
MENFİ ZARAR
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine
getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine
getirilmemesi yüzünden güvenin
boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla
sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun
sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi
dolayısıyla ortaya çıkar. Menfi zarar kavramına şunların gireceği kabul
edilmektedir: sözleşmenin, yapılmasına ilişkin giderler; harçlar, posta
giderleri, noter ücreti vb.
Belirtilmelidir ki, hiçbir zaman, hem
olumlu hem de olumsuz zararın birlikte istenmesi söz konusu olamaz. Çünkü
olumlu zararın tazminini isteyen kimse, borç layıkıyla yerine getirilmiş
olsaydı olumsuz zarar kapsamında yer alan kayıplara katlanacak idi.
İHTARNAME:
İhtar kısaca borçluyu borcunu ifa
etmeye davet eden nitelikteki bir çağrıdır. Borçlunun temerrüdü konusunda
kanunda nasıl ihtarda bulunacağına dair herhangi bir şekil şartı bulunmamakla
birlikte istisnalar mevcuttur. Örneğin tacirler arasında gerçekleşen ilişkilerde
yapılan ihtar, noter, telgraf, taahhütlü mektup veya e imza yollarından biri
ile yapılmalıdır.
· TBK.123.md, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü
sonucu borç
yerine getirilmemişse alacaklıya 3
yetki tanımıştır:
1-
Her zaman ifa gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir.
2-
Derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir.
3-
İfadan vazgeçip akti fesheder ve menfi zararını isteyebilir.
· Sonuç olarak menfi zararın sözleşmenin yerine
getirilmesi güvenine dayalı olarak kaçırılmış fırsatlara göre hesaplanması ve
bu hesaplamanın da Eski Borçlar Kanunundaki 108.maddesinin (TBK:125.md.)
gözetilerek yapılması gerektiği yönünde emsal karar oluşturulmuştur
· Uyuşmazlık, geçersiz sözleşmeden doğan edimini diğer tarafa
(davalıya) güvenerek ifa eden davacının, sözleşmenin yerine getirilmemesi
sebebiyle uğradığı müspet ve menfi zararlarını isteyip, isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu
aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına dair şu genel açıklamaların yapılmasında
yarar bulunmaktadır.
· Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi
alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum
arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden
doğan zarardır. Kuşkusuz kar mahrumiyetini de içine alır.
· Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; sözleşme
ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya dair talep hakkının
yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin
feshedilmesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.
· Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir
sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa
çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak
olan zarardır.
· Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden
sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, Haluk;
age., s. 427). Bu husus, 818 Sayılı Borçlar Kanununun 108.(T.B.K.nun 125)
maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin
hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek
hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden
doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır.
· Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (HGK'nun 29.9.2010 gün ve 2010/14-386 E.
2010/427 K.).
· Öte yandan, menfi zarar kavramına şunların gireceği kabul edilmektedir ( Tandoğan.
age ,s. 427-428 ):
· a-) Sözleşmenin yapılmasına dair giderler: Harçlar, posta
giderleri, noter ücreti gibi,
· b-) Sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü
için yapılan masraflar,
· c-) Sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar; gönderilen şeyin yolda kaybolması gibi,
· ç- Sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme
fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar;
hükümsüz sayılan sözleşmeyle satın alınan şey, örneğin o zaman başkasından 100
liraya alınabilirken şimdi 120 liraya alınabilmesi,
· d-) Başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla
uğranılan zarar,
· e-) Dava masrafları (HGK.nun 5.7.2006 gün ve 2006/13-499 E.
2006/507 K).
• her iki tarafa borç yükleyen
sözleşmelerde, alacaklı, temerrüde düşen borçludan TBK 125. ( eski BK 106. vd.
) maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya
aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi
zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir.

Yorumlar
Yorum Gönder