PAYLI MÜLKİYET İLİŞKİSİ
PAYLI
MÜLKİYET
Mülkiyet hakkı, maliklerin sayısına göre
tek başına mülkiyet ve birlikte mülkiyet olarak ikiye ayrılmaktadır. Birlikte
mülkiyet çeşitleri de elbirliği mülkiyeti ve paylı mülkiyettir. İncelenecek
olan hususlar birlikte mülkiyet türlerinden olan paylı mülkiyetin kurulması,
hükümleri, yönetim ve tasarrufu son olarak da paylı mülkiyetin sona ermesidir.
Paylı
mülkiyet Türk Medeni Kanunu m.688 de açıklandığı üzere, birden çok kişinin maddi
olarak bölünmemiş bir şey üzerinde belli paylarla malik olmasına denir. Paylı
mülkiyetin özellikleri; birden çok malik olması, maddi olarak bölünmemiş mal
olması ve son olarak da her paydaş bu mala belli paylarla ortak olmasıdır.
Paylı mal üzerinde her paydaş malik hak ve yetkilere sahiptir. Mal üzerinde
tasarrufta bulunmak için diğer paydaşların rızasına gerek yoktur. Paydaşlar
kendi aralarında yönetim anlaşması yapabilir. Eğer yönetim anlaşması yapılmamışsa
mal üzerindeki yönetim işleri bütün paydaşların oybirliği ile alınır. Paylı
mülkiyet ilişkisinin üç değişik şekilde kurulduğu söylenebilir. Paylı mülkiyet
tarafların hukuki işlemleri ile karşılıklı sözleşme yapılarak kurulabilir.
Sıklıkla karşımıza çıkan paylı mülkiyet ilişkisi bu şekildedir. Bunun yanında
kanunla ve yetkili makamla da kurulması söz konudur. Paydaşlar paylı mülkiyet
ilişkisini çekilmez hale getiren diğer paydaşın pay ve paydaş çoğunluğu ile mahkemeden
paydaşlıktan çıkarılmasını isteyebilir. Son olarak incelenecek husus da paylı
mülkiyet ilişkisinin temlik, kendiliğinden ve taksim suretiyle sona erme
halleridir.
Paylı
Mülkiyetin Tanımı ve Yönetimi
Paylı mülkiyet maddi olarak bölünmemiş
bir eşya üzerinde birden çok kimsenin belli paylarla malik olmasıdır. Paydaşların
her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay
devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczedilebilir. Her
paydaş kendi payı üzerinde intifa ve taşınmaz yükü kurabilir. Ancak maddi
kullanmayı gerektirecek ayni hak ve nisbi haklar tesis edilemez. Her paydaş
payları oranında giderlere katlanmakla yükümlüdür. Paylı mülkiyet ilişkisinde birden çok malik
olması ve bölünmemiş eşya olması günlük hayatta sorunlara ve paydaşlar arasında
anlaşmazlıklara yol açabilmektedir. Paydaşlar, paylı mülkiyete konu olan eşyayı
kullanma ve yararlanma hakkını sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için kendi
aralarında kullanma, yararlanma ve yönetime ilişkin anlaşma yapabilirler.
Paydaşlar arasında yapılan bu yönetim anlaşması taşınırlar bakımından sonradan
paydaş olan ve pay üzerinde ayni hak kazanan kişileri de bağlayacağını
kanunumuz TMK m. 695 de düzenleme altına almıştır. Taşınmazlar bakımından ise
tapuya şerh verilmesi gerektiği TMK m. 695/f.2 de düzenlenmiştir. Ancak
paydaşlar, malın değerinin korunması ve zorunlu olarak yapılması gereken
yönetim işlerinde ve bunlara ilişkin mahkeme kararlarının alınması için
mahkemeye başvurmayı, aynı zamanda bir zarar tehlikesine karşı derhal alınması
gereken önlemleri yönetim anlaşmasının konusu yapamaz. Yönetim anlaşmasının içeriği TMK m.
690-691-692 de düzenlenmiştir. Kanunumuza göre yönetim işleri olağan yönetim
işleri, önemli yönetim işleri ve olağanüstü yönetim işleri olarak üçe
ayrılmaktadır. Olağan yönetim işleri küçük bakım, onarım gibi her paydaşın tek
başına yapabileceği diğer paydaşların rıza ve iznini gerek olmadığı yönetim
işleridir. Bunlara örnek olarak bir taşınmazın camlarının değiştirilmesi, taşınmaz
tarlanın ilaçlamasının yapılması, mahsullerinin toplanması verilebilir. Önemli
yönetim işleri ise olağan yönetim sınırlarını aşan malın korunması ve işlevinin
arttırılması için yapılan yönetim işleridir. Önemli yönetim işleri pay ve paydaş
çoğunluğu ile alınır ve uygulanır. Önemli yönetim işlerine toprağın ıslahı, tarım
türünün veya işetme türünün değiştirilmesi taşınmazın kiraya verilmesi veya
kira feshi örnek verilebilir. Son olarak olağanüstü yönetim işlerini
açıklayacak olursak, malın özgülediği amacın değiştirtilmesi gibi daha büyük
değişikliklerde söz konusu olur. Olağanüstü yönetim işlerinin yapılabilmesi
için oybirliği gereklidir. Taşınmazın dış cephesinin değiştirilmesi, taşınmazın
devredilmesi veya işletmenin restorandan kafeye çevrilmesi örnek olarak
verilebilir.
Paydaşlıktan
çıkarma
Yönetim anlaşmasına uymayan veya diğer
paydaşlara mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getiren paydaş için TMK
696-697 hükümlerince paydaşlıktan çıkarılması gündeme gelebilir.
Paydaşlıktan çıkarma için paydaşın
veya kullanmasına bıraktığı kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer
paydaşların haklarını ağır bir biçimde çiğnemesi, diğer paydaşlar için mülkiyet
ilişkisinin çekilmez bir hale getirmesi gerekmektedir. Paydaşın paydaşlıktan
çıkarılması için dava açılması pay ve paydaş çoğunluğu ile karar verilir. Hâkim
çıkarılacak paydaşın payını maldan ayrılması mümkün ise ayrılmasın karar
verebilir. Mal ayrılamıyorsa hâkim paydaşa malını devretmek için süre verir.
Verilen sürede mal devredilmezse hâkim payı açık arttırma ile satışına karar
verir.
Diğer
Paydaşların Önalım (Şufa) Hakkı
Paylı mülkiyette paydaşlardan her biri
malik hak ve yükümlülüklere sahiptir. Yani malı kullanma, yararlanma ve
tasarruf yetkisine sahiptir. Her bir paydaş malın tamamını veya bir kısmını
payı oranında satabilir, devredebilir, bağışlayabilir, haczettirebilir ancak pay
üzerinde rehin kuramaz. İşte her bir paydaşın bu tasarruf yetkisini kanunumuz
anlaşmazlıkların daha az çıkmasını gaye edinerek paydaşlara diğer paydaşın malı
satması halinde TMK m. 732 de ön alım hakkı tanımıştır. Ön alım hakkı sadece
taşınmazlar bakımından söz konusudur. Payını satma kararı alan paydaş noter
aracılığı ile diğer paydaşlara bir bildiri yapar. Noter kanalı ile yapılan
bildiri üzerinden üç ay ve herhalde satışın üstünden iki yıl geçmekle ön alım
hakkı düşer. Diğer paydaşlarda ancak dava yolu ile bu hakkını kullanabilir. Ön
alım hakkının kullanılması için payını satmak isteyen paydaşın rızasının alınmasına
gerek yoktur. Paydaşlar doğrudan da alıcıya karşı bu haklarını dava yoluyla
kullanabilirler. Diğer paydaşların ön alım hakkından feragat etmesi de
mümkündür. Diğer paydaşlar feragat sözleşmesini resmi şekilde, yazılı olarak
yapmalı ve tapu kütüğüne şerh vermelidir. Bağış, miras, kamulaştırma ve cebri
icra hallerinde ön alım hakkı doğmamaktadır. Ön alım hakkı sahibi tescilden
önce, hakim kararıyla satış bedelini ve tapu giderlerini belirtilen sürede
belirtilen yere yatırmakla yükümlüdür.
Paylı
Mülkiyetin Sona Ermesi
Paylı mülkiyet ilişkisinin sona ermesi
temlik suretiyle sona erme, kendiliğinden sona erme ve taksim suretiyle sona
erme olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Her bir paydaşın payını tek bir kişiye
devretmesiyle, paylı mülkiyetin tek bir kişide toplanması haline paylı mülkiyet
ilişkisinin temlik suretiyle sona erme hali denir. Paylı mülkiyete konu olan
malın yok olması, tüm paydaşların malı terk etmesi, kamulaştırma veya cebri
icraya konu olması halinde paylı mülkiyet ilişkisi kendiliğinden sona erer. Paydaşların
kendi aralarında yaptıkları sözleşme ile paylarını taksim ederek sona
erdirmelerine rızai taksim. Kendi aralarında anlaşamayarak mahkemeden taksim
istemelerine ise kazai taksim denir. Paydaşların malın paylaşılmasını talep
etme hakkı izale-i şüyu davasını gündeme getirir.
Ortaklığın
Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu)
Paylı mülkiyete konu olan malın, fiili
olarak bölünmesini yani aynen taksim yoluyla bölünmesinin talep
edilmesidir. İzale-i şuyu davaları
taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Ortaklığın
giderilmesi davası taleple bağlıdır. Bu nedenle yapılabilecek talepler; ortaklığın
satış suretiyle giderilmesi, ortaklığın kat mülkiyeti kurulması sebebiyle
giderilmesi ve aynen taksim yoluyla giderilmesidir. Ortaklığın giderilmesinde
ana kural aynen taksimdir ancak aynen taksim mümkün değilse satış suretiyle
veya kat mülkiyetine çevirmeyle de ortaklığın giderilmesi talep edilebilir.
Paydaşlar aynen taksim konusunda anlaşamazlarsa malı satış yoluyla cebri icra
kuralları çerçevesinde satışı yapılır. Eğer taşınmaz kat mülkiyetine uygunsa,
kat mülkiyetine uygun olarak bağımsız bölümlere çevrilebilir. Aynen taksimin
eğer şatları varsa mahkeme tarafından karar verilecektir. Ortaklığın
giderilmesinde kural olan aynen taksim yoluyla paylı mülkiyet ilişkisine son
vermektir. Aynen taksime konu olan mal mahkemece tapu kayıtları yüz ölçümü incelenecektir.
Şartlar sağlanıyorsa ancak o halde paylı mülkiyet ilişkisine son verilir.
Mahkeme aynen taksimi yaparken paydaşlarının hisse oranları dikkate alır.
Ortaklığın giderilmesi davalarında
kararın uygulanabilmesi ancak kararın kesinleşmesine tabidir. Sulh hukuk
mahkemelerinin verdiği ortaklığın giderilmesi gibi davalar anacak istinafa tabidir.
Temyize tabi değildir.
İLGİLİ
YARGITAY KARALARI
7.
Hukuk Dairesi 2021/3008 E. , 2021/2094 K.
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine
ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 803 ada 1, 2 ve 3
parsel sayılı taşınmazlarda hissedar olduğunu, davalının 30.11.2012 ve
06.02.2013 tarihli satışlarla taşınmazlardan hisseler aldığını belirterek
önalım hakkına dayalı olarak davalı adına kayıtlı payların iptaliyle müvekkili
adına tescilini istemiştir. Davalı
vekili, davalıya satışın ihbar edildiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde
açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,
davanın TMK'nın 733/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine
karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 14.
Hukuk Dairesinin 22.02.2021 tarihli ve 2017/4392 Esas, 2021/1105 Karar sayılı
ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin onama ilamına karşı davacı vekili, karar
düzeltme isteminde bulunmuştur. Önalım
hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz
üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer
paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu
hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla
kullanılabilir hale gelir. TMK'nın 733/3. maddesi gereğince yapılan satışın
alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi
zorunludur. Önalım hakkı, satışın hak
sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki
yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü
süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. TMK’nın 733/3. maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü
sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya
satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir.
Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre
içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 sayılı
Kararı da bu doğrultudadır.
Somut olaya gelince; davalı tarafından davacıya
gönderilen Gaziantep 7. Noterliğinin 01.04.2013 tarih ve 07422 yevmiye numaralı
ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtarname içeriğinde pay satın alımından
bahsedilmiş ise de; hangi bedelle ve kimden satın alındığının belirtilmediği,
bu sebeple ihtarnamenin gerekli şekil şartlarını içermediği dolayısıyla geçerli
olmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, davanın esasına girilerek, gerekli
inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar
verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanunu'nun 733/3. maddesi gereği ihtarnamenin
tebliği tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde dava açılmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hükmün temyiz incelemesi sonucunda yukarıda
yazılı sebeplerle bozulması gerekirken maddi hata nedeniyle onandığı bu kez
yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin
kabulü ile Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.02.2021 tarihli ve 2017/4392 Esas,
2021/1105 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün yukarıda belirtilen
gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin
kabulü ile Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.02.2021 tarihli ve 2017/4392 Esas,
2021/1105 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda
açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, karar verildi.
7.
Hukuk Dairesi 2021/703 E. , 2021/3107 K.
Dava, İcra ve İflas
Kanununun 121’inci maddesine dayalı ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı
vekili dava konusu 9 parça taşınmaza Avanos İcra Müdürlüğünün 2013/46 Esas
sayılı dosyasında borçlulardan ...'e düşen miras hissesi oranında haciz
konulduğunu, Avanos İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/18 Esas 2013/23 Karar sayılı
ilamı ile alınan yetki gereği toplam 9 parça taşınmazda bulunan ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep ve dava etmiştir. Bir kısım davalılar
duruşmadaki ortak beyanlarında taşınmazların satılmasını istemediklerini beyan
etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu
taşınmazlardaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü,
davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya
elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar)
arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete
geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran
davalardır. Somut olaya gelince; dava konusu
taşınmazlardan 428 ada 103 parsel sayılı taşınmazda ...’nun 2/6 oranında paydaş
olduğu halde davada taraf olmadığı anlaşılmaktadır. Yine 428 ada 103 parsel
sayılı taşınmazda paydaş ve ölü kayıt maliki ...’ın kızı ...’ın mirasçıları
sıfatıyla çocukları dosyaya dahili davalı olarak dahil edilmişse de; ...’ın
dosyada mirasçılık belgesi bulunmadığından taraf teşkili denetlenememiştir.
Bu durumda mahkemece; ...’ın mirasçılık belgesi
ilgilisinden temin edilerek tüm mirasçılarının ve 428 ada 103 parsel sayılı
taşınmaz paydaşı ...’nın davada taraf olarak yer almalarının sağlanması, taraf
teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken taraf
teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün
bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Mahkemece dosyanın kabul şekline göre hükümde dava
konusu taşınmazlardan Nevşehir ili, Avanos ilçesi, Aydın Mahallesi,
Kurudeğirmen mevkiinde bulunan 718 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yer
verilmemesi, bu taşınmaz yerine sehven mükerrer olacak şekilde 678 ada 5 parsel
sayılı taşınmazın yazılmış olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan
nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, bozma nedenine göre
sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 23.11.2021
tarihinde oy birliği ile karar verildi.
8.
Hukuk Dairesi 2020/1059 E.
, 2021/4912 K.
DAVA TÜRÜ : Taşınmazda Kullanımının Belirlenmesi
Davacı vekili, müvekkilleri ile davalıların 305 ada 5 parsel
ve 306 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara malik olduklarını, taşınmazların
kullanım şeklinin belirlenmesine dair ortak bir karar da alınmadığını
belirterek, taşınmazların kullanım şeklinin bu ve bundan sonra devam eden
yıllarda kesin paylaşıma kadar TMK'nin 693. maddesi gereğince bu yerden
yararlanma ve kullanma şeklinin belirlenmesine veya paylı taşınmazın
kullanımının hisseleri oranında eşit olarak bölünmesine karar verilmesini talep
etmiştir. Davalılardan ..., davanın reddini savunmuş,
diğer davalılar savunma yapmamışlardır. Mahkemece, davanın kabulü ile tarafların paylı mülkiyetinde bulunan
Giresun İli, Espiye İlçesi, Cibril Mahallesi, 306 ada 6 parsel sayılı
taşınmazın fen bilirkişisi ... ...'in krokili raporunda (A) harfi ile
gösterilen kısmının paydaşlar arasında paylaşım gerçekleşene kadar davacılar
..., ... ve ... tarafından kullanılarak, yararlanılmasına, (B) harfi ile
gösterilen kısmın paydaşlar arasında paylaşım gerçekleşene kadar davalılar ...,
..., ..., ..., ... ve ... tarafından kullanılarak yararlanılmasına,
tarafların paylı mülkiyetinde bulunan
305 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ... ...'in krokili raporunda
(C) harfi ile gösterilen kısmının paydaşlar arasında paylaşım gerçekleşene
kadar davacılar ..., ... ve ... tarafından kullanılarak yararlanılmasına, (D)
harfi ile gösterilen kullanılarak
yararlanılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar tarafından temyiz
edilmiştir.
Dava, paylı mülkiyet üzere
tapuda kayıtlı taşınmazlarda TMK'nin 693. maddesine dayalı kullanma ve
yararlanma hakkının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan belirlemenin kanuna uygun
olduğu söylenemez. TMK’nin 693. maddesine göre, “Paydaşlardan her biri,
diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan
yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma
şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın
kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi
biçiminde de olabilir.”
Buna göre, paydaşlar arasında, paylı malı
kullanma ve bu maldan yararlanma şekliyle ilgili olarak ortaya çıkacak uyuşmazlıkların
çözümünde hakimin yetkili olduğu; bu bölünmenin paylı malın
kullanılmasının zaman veya yer itibariyle bölünme biçiminde mümkün olacağı
belirlenmiştir. Maddede hakime tanınan yetki, paylı malın
mümkün ise yer itibariyle olduğu kadar, zaman bakımından da bölünebileceği
esasına dayandırılmıştır. Taksim, taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde
yapılamaz.
Yasanın paylı mülkiyete ilişkin
hükümleri bütün olarak incelendiğinde, 688. maddeden, 695. maddeye kadar, paylı taşınmazda
yönetim, tasarruf, yararlanma, koruma, giderlere katılma ve bu konularda
paydaşlarca verilen kararların etkisi düzenlenmiş, bu suretle paydaşların mülkiyet haklarını
bir çekişmeye meydan vermeden, uyum ve düzen içerisinde kullanmaları
amaçlanmıştır. Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde,
sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona
ermesi (Mad. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle,
kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş,
paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak
amaçlamıştır. Yasa'nın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte
değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda,
kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu
tartışmasızdır.
O halde hakim, paydaşlık ilişkisinin
devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan
haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde,
somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını,
niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini
gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle
paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek
durumundadır.
Somut olayda; çekişme konusu 305 ada 5 parsel
ve 306 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar taraflar arasında paylı mülkiyet üzere
kayıtlı olup davacıların payının kendi murislerinden, davalıların payının ise
kendi murislerinden intikalen oluştuğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahalli
bilirkişi ...; dava konusu taşınmazın tam ortasında bulunan duvar ve hendeğin
sınır kabul edilerek hak sahipleri arasında ikiye bölünmek suretiyle
kullanıldığını belirtmiş ise de taşınmazın kullanılması hususunda murazaanın
bulunduğu açıktır. Bu nedenle, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin
müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, Mahkemece, taşınmazlar başında
keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların
zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren
rapor alınması, her bir paydaşın kullanıp yararlanacağı bir yerin bulunması
halinde, dahi zaman olarak bölünmesi, kullanım şeklinin taşınmazların sürekli
özgülenmesi şeklinde yapılamayacağı gözetilerek bunlardan en uygun olanına
hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların
temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı
HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
09.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder